Kitabi 2 gunde bitirdim, hem konudan kopmamak hem de yasattigi heyecanla. Acikcasi mitoloji konusunda cok limitli bilgiye sahiptim ve kulagima calinan yarim yamalak mitoloji hikayelerini akici bir dille ve gunumuze yansimalari ile okumak cok keyif verici idi.
Kitap prehistorik donemden baslayip hristiyanliga kadar olan donemi ele aliyor. Bu kitapla aslinda insaligin varolusundan itibaren ölüm korkusunun ve ölümden sonraki hayata olan merakin insanoglunun düsüncelerini, davranislarini ve hayatini ne denli degistirdigine taniklik etmis oluyoruz.
Mitolojik hikayeleri tek tek okumak da elbette cok keyifli fakat bu kitabin prehistorik donemden baslamasiyla mitlerin ortaya cikisini ve zeminleri de tahlil etme sansimiz oluyor.
Iste burada yukarida bahsettigim gibi ölüm karsisinda aciz olan insanoglunun düsunce sisteminin zaman icerisinde nasil evrildigini ve gunumuze geldigini takip edebiliyoruz.
Kitabin arka kapaginda: 'Mitoslar' anlamsiz, boş zamanlarda anlatilmak icin uydurulmus fantastik masallar degildir. Mitoslar insanligin bugune gelisinin oykusunu verebilecek kulturel zenginlikler iceren, hatta hayatimizi sekillendiren, sinirlamalar getiren, kultur deigimiz seyin DNA'sidir…' paragrafini okudugunuzda aslinda kitaptan beklentimiz de sekillenmis oluyor. Kisacasi Mitos deyip gecme :)
Kitabin son bolumunde ise mitolojik hikayelerin kutsal kitaplarda islenisi, yansimasi konusunda bilgi sahibi olabiliyoruz. Bu konu hakkinda kisa yoldan bilgi sahibi olmak isteyenlere duyurulur :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder